NEFES TERAPİST / SEMİHA ÇİL
Röportaj: Neslihan Akbaydar
Günümüzde
nefes terapisi konusunda araştırmalar yapılıyor, kitaplar, makaleler yazılıyor;
seminerler, workshop’lar düzenleniyor. Nefes Terapisti Semiha Çil “Nefes
mucizedir” diyor. Nefes terapisini her
deneyimleyen de “Böyle bir şey yok!” diyor. Nefes terapisti yaşam koçlarına
göre nefes, sadece hayatta kalmak için gerekli havayı içimize çektiğimiz doğal
bir aktivite değil, çok daha fazlası… Çünkü nefes terapisinin sadece fiziksel
değil, duygusal ve ruhsal anlamda da pozitif etkileri var. Semiha Çil bu nu çok
dah öteye taşıyarak gerçek mucizesinden DNA kodlarımızı nefes terapisi
sırasında değiştirebildiğimizden bahsediyor. “DNA’larımızda yedi kuşak
öncesinden gelen kodlar var. Ve biz o kodları nefes eşliğinde olumlamalar
söyleyerek değiştirme gücüne sahibiz.” diyor. İnanılmaz bir şey değil mi? Artık
biliyoruz ki tüm hastalıkların oluşumunun altında zihinsel ve duygusal nedenler
var. Bugün nefes terapisi, her yaştan ve her meslek grubundan kişinin
başvurduğu, kolay uygulandığı gibi mucizevi sonuçlar da veren harika bir
yöntem. Nefes ve nefes terapisini bu konuda eğitim Türkiye’de Hindistan’da
eğitimler almış başarılı nefes terapilerini danışanları ile uzun süredir deneyimleyen
bir isim olan Nefes ve Yaşam Koçu Semiha Çil’den dinlemeye ne dersiniz?
Semiha Hanım öncelikle sizi yakından
tanıyabilir miyiz? Nefes Terapisti olmaya nasıl karar verdiniz?
Uzun
süre yurt dışında kaldım eğitimimi orada tamamladım. Üç çocuk annesiyim. 2006
yılında evlilik yaparak tıp camiasının içine girdim. Eşim doktordu bir hastane
yönetiyordu. Ben de iş yerlerine iş sağlığı ve iş güvenliği veren bir şirket
kurdum o şirketi yönettim. 2015 yılında nefes koçluğuna başladım. Çünkü Türkiye’ye
uyum sağlamakta zorluk çekiyordum. Almanya ile Türkiye arasında inanılmaz bir
fark var. Burada musluklardan akan su bile beni rahatsız ediyordu. Taksici
eline hortumu almış arabasını yıkıyor; ben bu sahneyi görünce çıldırıyordum. Çünkü
Almanya’da bir kova suyu bile sokağa dökseniz 100 Euro cezası var. Tabi bu
sırada zorlandığım için depresyon ilacı kullanmaya başladım. Türkiye’ye
geldikten sonra astım hastası oldum. Ben kuralcı değilim ama faydalı kurallara
uyan biriyim. Ve net olmak, fiyatlarda bile. Türkiye’de alışveriş yaparken aynı
malın fiyatlandırılması konusunda bile sıkıntı çektim. Almanya’da kendini
güvende hissediyorsun. Demokratik bir ülkedesiniz, polis çok önemli bir güç
orada. Kural derken bu tarz durumları kastediyorum. Depresyon hapı sonra astım
hastalığı derken tüm bunlar hayat kalitemi bozdu. Bir doktorumuz vardı.
Doktorumuzda önemli bir değişiklik gördüm birden. Çok stresli biriyken birden
son derece sakin biri oldu. Bu değişimi onda görünce eşime ne oldu bizim İbrahim
Bey’e diye sordum. Eşim bana “Nefes seansına gönderdim” dedi. Ben de gitmek istiyorum dedim. Beni bir
eğitime yönlendirdi Emir Akıl ile Mucizeler Kursu diye. Din değil din üstü bir
şey. Size sadece farkındalığı anlatıyor. Ben önce ona başladım. Sonra nefes
kampına gittim on seansta ne astım kaldı ne depresyon kaldı ne korkular kaldı.
Ben yeniden uyandım. Ve de bu bir mucize ben bunu öğrenmeliyim dedim. O sırada
sorumluluklarım var işle ilgili imza yetkisi bende. Ama gözüm hiçbir şeyi
görmedi İstanbul’a geldim eğitimleri aldım. Baktım önü çok açık sonra
Hindistan’a gittim üstüne değişik eğitimlerle tam olduğumu hissettiğimde de
işimi her şeyi bıraktım Çeşme’ye yerleştim ve Nefes Terapi’yi aşkla yapmaya
başladım.
Nefes Terapi en anlaşılır şekilde
söylerseniz, nedir?
Bu
zamana kadar pek çok kişiyle çalıştım. Herkesten çok olumlu geri dönüşümler
yaşıyorum. Manevi olarak muhteşem duygular yaşıyorum. Şunu söylemeliyim ki önce
bu işi ben kendim için kendi manevi tarafım için yapıyorum. İnsanların bu
fizyolojik, psikolojik ve ruhsal dönüşümünü gördüğümde ben çok mutlu oluyorum.
Bu dünyada iyi bir şey yapmış olmak, bir insanın hayatına dokunabilip ona bir
şeyleri fark ettirebilmek beni müthiş derecede tatmin ediyor.
Bugün bu uyanışa bu farkındalıklara
eskisinden çok daha fazla ihtiyacımız var öyle değil mi?
Kesinlikle…
Pandemi olmadan önce benim bir gurubum vardı ben onlarla fiziksel, zihinsel ve
ruhsal çalışmalar yaptık. Şimdi hepsi bana teşekkür ediyor bu dönemi o kadar
güzel atlattılar ki. Ve o kadar da geliştiler ki. Hiçbir şekilde bir sorun
yaşamadan hatta mutlu bir şekilde bugünlere kadar geldiler.
“BU
KADAR ÇOK TAKVİYE İLAÇ KULLANMAYA BANA SORARSANIZ HİÇ GEREK YOK. ÇÜNKÜ HÜCREDE
YETERLİ OKSİJEN YOKSA HASTALIKLAR BAŞLIYOR”
Pandemi de doktorlar hep takviye
ilaçlardan bahsettiler. Evet bu takviyelerde önemli ama sizce insanlar Covid-19
ile mücadelede ya da geçirdikten sonra bir daha yakalanmamak gibi durumlar için
nefes terapi alsa ne gibi faydası olur biraz anlatabilir misiniz?
Bu
kadar çok takviye ilaç kullanmaya bana sorarsanız hiç gerek yok. Her şeyin başı
oksijen. Hücrede yeterli oksijen yoksa zaten hastalıklar başlıyor. Nefes
kapasiteniz arttıkça ciğerleriniz açılıyor. Ciğerleriniz açıldıkça ruhsal
olarak korku kaygı endişeler azalıyor. Her şey titreşimse her şey bir frekans
ise hastalığında bir firekansı bir titreşimi var. Eğer kişinin frekansı ve
titreşimi yüksekse o hastalık kişiye ulaşamıyor. Şu anda en büyük sıkıntı bence
akciğerlere etkisi kadar sonrasında kalbe yapacağı etki beyne atabileceği bir
pıhtı aynı zamanda. Nefesle bizim damarlarımız açılıyor. Oksijen damarları
açıyor. Fiziksel olarak inanılmaz faydası olur. Oksijen hücreleri
canlandırıyor. Hücreler her gün yenileniyor ve o hücreler nefesle canlandığında
da sürekli tazelenme kendini yenileme oluyor. İşte bu sayede hastalık o anda
orada kalamıyor ve derine inemiyor.
“NEFES TERAPİ YAŞLANMAYI ÖNLÜYOR”
Hücrelerin yenilenmesi deyince
kadınların yaşı söylenmez ama sizin yaşınıza inanmak mümkün değil. Bunu nefes
koçluğunuza borçlusunuz herhalde. Nefes Terapi yaşlanmayı önlüyor diyebilir
miyiz?
Evet,
kesinlikle diyebiliriz. Beni görüyorsunuz. 50 yaşındayım. Ve %100 nefes terapi
sayesinde yaşımı göstermiyorum çok sağlıklı ve zindeyim. Beni görenler ne
yiyorsun, ne yaptırıyorsun, ne kullanıyorsun diye soruyorlar. İnanın hiçbir
yerime hiçbir şey yaptırmadım. Yaptırma ihtiyacı da duymuyorum. En güzeli de
hiç enerjim bitmiyor. Şu dönemde çok üzücü olaylar da geçirdim. Oğlum
Almanya’da trafik kazası geçirdi. İki ay yoğun bakımda kaldı. Yüzde yüz özürlü
olacak derken bir mucize oldu birçok şeyiyle düzeldi şu an sadece yürüyemiyor.
İnanın ona seanslar yaptım rehabilitasyon merkezinde. Doktorlar annen ne iş
yapıyor diye soruyorlardı oğluma. Biz bu kadar kısa sürede iyileşen bir hasta
görmedik dediler. Ya sen çok ekstrem bir çocuksun ya da biz bir mucize
görüyoruz şu an dediler. Allah beni aslında yıllardır bugünlere hazırlamış. Bu
süreci çok güzel yönetebildim. Çünkü iki çocuğum daha var ve başka
sorumluluklarımda var. Biz üç çocuk ve anne olarak bu durumu çok güzel
yönettik.
“ARTIK
NEFES ALMANYA’DA HASTANELERDE TEDAVİ YÖNTEMİ OLARAK KABUL EDİLMİŞ VE UYGULANIR
DURUMDA”
Kızınızda fizyoterapist bildiğim
kadarıyla. Size de büyük destek öyle değil mi?
Evet
kızımda fizyoterapistliği bitirdi. Tam mastır yapıyordu kardeşi kaza geçirdiği
sırada şimdi de tezini hazırlıyor. Bu süreçte kızım kardeşine en büyük destek. Ayrıca
bana da çok büyük destek. Artık nefes Almanya’da hastanelerde tedavi yöntemi
olarak kabul edilmiş ve uygulanır durumda.
Evet biraz da bu önemli husustan
bahsedebilir misiniz? Bilim nesef terapiyi nasıl kullanıyor?
Almanya’da
tedavi sürecinde uygulanıyor. Yoğun bakım hastalarına ilk müdahale eden
fizyoterapistler nefesle müdahale ediyorlar. Örneğin karnındaysa operasyon
nefes çalıştırarak hücreleri çok hızlı bir şekilde iyileştiriyorlar. Benim
kızım çalıştığı hastanelerde yoğun bakımdan çıkan hastalara fizyoterapist
olarak ilk nefes çalıştıran kişi. Nefes bizim beynimizdeki zihnimizdeki olumsuz
düşünceleri de olumluya çeviriyor. Oksijen hızlı bir şekilde beyindeki glikozu
şekeri yaktığı için negatif düşünceler pozitife dönüşüyor.
“ÇOCUKLUĞUMUZDA
YAŞADIĞIMIZ TRAVMALARI YÜZDE YÜZ TEDAVİ EDİYOR”
Siz bunları söylemişken hemen
sormak istiyorum hangi hastalıklarda çok etkili olduğunu gördünüz?
Çocukluğumuzda
yaşadığımız travmaları yüzde yüz tedavi ediyor. Biz 3 yaşına kadar doğal nefes
alıyoruz. Doğal nefes nedir? Bebekleri izlerseniz kendiliğinde karınları iner
çıkar. Kedi köpeklerde de dikkat ederseniz böyledir. Eğer kedi köpeğiniz varsa
zaten doğal nefes alıyorsunuzdur. Bize ihtiyaç yok. J
Neden o hayvanlar koşulsuz sevgi içindeler ve hep sadece andalar. Onlara
dokunduğumuzda inanılmaz pozitif bir enerji alıyoruz. Siz onlar gibi doğal
nefes aldığınızda bir, sadece anda olacaksınız, iki bedeninizin salgıladığı
negatif enerji pozitife dönüşecek. İnanılmaz bir rahatlama, iyileşme ve güzelleşme
hissedeceksiniz. Yani o zaman biz de kedi köpeklerin yaydığı gibi çok güzel ve
pozitif bir enerji yayıyor olacağız. İşte nefes bu kadar güçlü.
Neden doğal nefes almayı
bırakıyoruz? Niye böyle bir şey oluyor?
Üç
yaşına kadar doğal nefes alıyoruz ve ne zaman ki bu dünyayı algılamaya
başlıyoruz iş düşünce boyutuna geçtiğinde nefesimiz bozuluyor. Nefesimiz
bozulmakla kalmıyor enerji merkezlerimiz bozuluyor.
“HAYATTA HER ŞEY DENGE ÜZERİNE
KURULU. BU DENGE, NEFES BOZULUNCA BOZULUYOR. BİRBİRİMİZLE DE BU YÜZDEN BİR TÜRLÜ AYNI FREKANSTA OLUP ANLAŞAMIYORUZ”
Siz çaba nefesi diyorsunuz mesela…
Ne gibi nefes alışverişlerimiz var?
Mesela
aşkla ilgili sevgiyle ilgili alışverişlerde bir travma yaşadığımızda nefesimizi
göğsümüzde tutuyoruz. Göğüs nefesimizi tuttuğumuzda orada bir blokaj oluyor ve
orası kapanıyor. Ya da biz Türkler olarak kadına öyle yükler yüklüyoruz ki anne
saçını süpürge eder, eştir yuvayı dişi kuş yapar, kadındır her şeye katlanır,
susar diye. Bu sefer bir genç kız bir kadın ne yapıyor, tüm bunlarla baş
edebilmek için sürekli göğüs nefesi alıyor. Nasıl yoruluyor o göğsümüz. Oysaki
her şey denge… Hayat içerisinde koşturma koşturma koşturma. Tabi ki erkeklere de
farklı sorumluluklar veriliyor. Artık sevgiyi her şeyi unutuyor hayatın içinde
var olmak için öyle bir çabayla nefes alıyor ki o da karın nefesi. Al ver al
ver ne oluyor? Ruh inanılmaz yoruluyor. Bir yerden sonra kalp krizleri
hastalıklar geliyor. Ve tabi kadınların erkeklerden beklediği duygusallıkta bu
arada kayboluyor. Bu sefer alma verme dengesi bozuluyor. Kadınlar sadece
vermeyi erkekler de sadece almayı öğreniyor. Denge bitiyor. Bu dünya denge
üzerine kurulu olduğu için erkek ve kadındaki denge bozulunca bütün evren de
bozuluyor. Birbirimizle de bu yüzden bir türlü aynı frekansta olup
anlaşamıyoruz. Nefes işte bu kadar önemli.
Bir de bir frekansa gelmek oradan
düşmek diyoruz. Onu da bir anlatır mısınız?
Gündem
de bu pozitif enerji negatif enerji diye anlatılsa da maddenin bir titreşimi
bir frekansı olduğunu biliyoruz. Kişi nefesi bağlantılı, düzenli, aktif almaya
başladığında yaşam enerjisi ortaya çıkıyor. Bu da kişiyi pozitif düşünceye
yönlendiriyor. Bu olunca da sürekli hayattan zevk alıyorsunuz, mutlusunuz. Bu
mutluluk sizin hayatınıza çevrenize yansıyor. Sevgiyle aşkla yaptığınız bir
yemek nasıl lezzetli oluyorsa siz de aynen öyle lezzetli oluyorsunuz. Ve her
şey güzelleşiyor bu da frekansınıza, titreşiminize yansıyor. Auranıza yansıyan
olumlu enerji genişliyor ve siz olumlu düşündükçe olumluyu çekmeye
başlıyorsunuz.
İnsanlar nefes koçunun önemini ne
olduğunu çok iyi bilmiyorlar. Aslında doğru ellerde değilseniz riskleri de var.
Biraz bundan bahsedebilir miyiz?
Doğru
ellerde olmalısınız bu çok önemli. Karın nefesini getirmeye çalışıyoruz, o
karın nefesi gelmeden bırakırsan orada daha çok sıkışıklık yaratıyorsun. Çok
hassas noktaları var. Çok bilinçli olmak emin olmak lazım. Kontrolü hiçbir
şekilde bırakmamak lazım. İşin ehemmiyetinin farkında olmak lazım, bunlar çok
çok önemli.
“NASIL
DÜŞÜNÜYORSAK ÖYLE NEFES ALIYORUZ NASIL NEFES ALIYORSAK DA ÖYLE DÜŞÜNÜYORUZ”
Seansınız kaç dakika sürüyor. Biraz
seans ortamınızı anlatır mısınız?
Bedenimiz
bir makine. Bunu en iyi çocuklar biliyor aslında. Mesela, bir çocuk Melisa
acıktı der. Çünkü makinası bedeni acıktı Melisa’nın. Her şey senin yansıman ve
baktığında sen. Ama o da sen değilsin. Aslında çocuklar o kadar güzel rehberler
ki bize. Bir kulak versek bir dinlesek… Hepimizin bir kullanma kılavuzu var
seanstan önce kullanma klavuzlarını çıkarıyorum ve karakter analizlerini
yapıyorum. Nasıl düşünüyorsak öyle nefes alıyoruz nasıl nefes alıyorsak da öyle
düşünüyoruz. Zaten karakter analizini yaparken nasıl nefes aldığını da hemen
anlıyorum. Ardından zihnindeki blokajları konuşuyoruz. Sonra da neye ihtiyacı
varsa onu buluyoruz. O ihtiyacı geldiğinde ne hissedecek? Kilit soru da bu.
Orada da niyeti belirleyip nefese, seansa geçiyorum. Kişilerin çok derin
yaraları olabiliyor o esnada da bu yaraları ortaya çıkabiliyor. Seansta tüm
bunları yönetiyorum. O nedenle doğru ellerde olmak çok önemli. Çünkü bazen
seans 2,5 saat sürebiliyor. Nefes öyle bir güç ki seansta açığa çıkan enerji o
evi o binayı kaplayacak kadar açılıyor öyle büyük şifalanma bu. Ben bunu çok
kez yaşıyorum. Bir ortama girdiğimde insanlar etrafıma doluşuyor. Mutlaka
benimle konuşmak hatta dokunmak istiyor. Kalp gözüm açık, duru görüm var bu
sayede seansta net olarak her şeyi görebiliyorum. Allah’a inanıyorum inandığım
için de hep gönülden temas halindeyim. Seans sırasında da onunla bir oluyorum.
Ve ben düzenli meditasyon yapıyorum. Ve yaptırıyorum da. Meditasyon yapmak
düşüncenin üstüne çıkmak. Ve evrenle bağlantıya giriyorsunuz. Zaten o an
ihtiyacınız olan şey size anında geliyor. Geldiği içinde karşımdaki kişiyi daha
iyi analiz edebiliyorum. Neye ihtiyacı olduğunu o anda nasıl bir olumlama
söylemem gerektiğini en çok neresiyle çalışmam gerektiğini evrenle
bütünleştiğim için rahatlıkla yapabiliyorum. Nefes evinizi temizlemek gibi
aslında hepimizin de nefesle bedenimizi temizlememiz tıkanıklıkları açmamız
gerekiyor. Çok severek aşkla yapıyorum.
Deneyimlerinizden yola çıkarak söylerseniz,
genelde insanlar seanslarınızda hangi olumlamalara ihtiyaç duyuyorlar?
İnsanlarda
hep suçluluk, suçlanma var. Bir de mükemmeliyetçilik var. Aslında suç yok hata
yok. Zaten özümüzde saf sevgiyle var olduk. Bir de çocukluğumuzdan gelen
kalıplarımız çok. Ebeveynlerimiz tarafından bize empoze edilmiş düşünce
kalıpları var. Günahlar, sevaplar çok. Bir de yanına travmalarımız ekleniyor. Bunları
giderecek olumlamalar yapıyorum.
“DNA’LARIMIZDA YEDİ KUŞAK ÖNCESİNDEN
GELEN KODLAR VAR VE BİZ O KODLARA NEFES EŞLİĞİNDE OLUMLAMALAR SÖYLEYEREK
DEĞİŞTİRME GÜCÜNE SAHİBİZ”
O anda DNA’mıza ne oluyor? Siz
böyle bir şey de söylüyorsunuz?
Evet
sonuçta her şeyin başı atom. Şöyle söyleyeyim… Bir tane elma çekirdeğini
dikiyoruz. Oradan o elma tatlı elmaysa tatlı elma ekşi elma ise ekşi elma
oluyor. O biliyor mu kendinin ne olacağını, bilmiyor. İşte bizim DNA’larımızda
da yedi kuşak öncesinden gelen kodlar var. Her şey kodlu. Ve biz o kodlara
olumlamalar söyleyerek değiştirme gücüne sahibiz. İşte bunu nefes eşliğinde
yapabiliyoruz. Solunum kaslarımızı tekrar programlıyoruz. İşte nefes mucizedir
dediğimiz şey bu. Bunu deneyimlemeden anlamak mümkün değil.
“RUHUMUZDAKİ
HASTALIKLAR İYİ Kİ BEDENİMİZE NÜKSEDİYOR DA RUHUMUZDAKİ HASTALIKLARIN FARKINA
VARABİLİYORUZ”
Hastalıklar da böyle geliyor
bedenimize değil mi?
Evet
ama bu arada iyi ki hastalıklar var. Ruhumuzdaki hastalıklar iyi ki bedenimize
nüksediyor da ruhumuzdaki hastalıkların farkına varabiliyoruz. Ben kanseri
atlattım. Mutluydum bile oldum diye. O kadar bu dünyanın kirlenmişliğinden
rahatsızdım ki ifade edemiyordum. Güzel olmayı anlatamıyordum gösteremiyordum.
Tek amacım güzellikleri anlatmak göstermekti. Bir türlü güzelleştirmeyi
başaramıyordum ve hastalandım. Sonra bir baktım ki kendimi gösterme
çabasındaymışım. Beni görsünler beni fark etsinler. O sırada ki uğraşmalarımda
hücrelerimde oluşan bozukluklardan dolayı kanser oldum. Ve ben bunu çok kolay
atlattım. Bir yol arıyordum ve bu hastalık sürecinin üzerine bu yolu da nefeste
buldum. Ve yıllarca aradığım yol da nefesmiş onu gördüm.
Aldığınız diğer eğitimleriniz de
bunu tamamladı herhalde…
Ben
nefesin dışında çok eğitim aldım. Sadece nefes koçu değilim. Yaşam koçuyum. NLP
eğitimi aldı. Silva eğitimi aldım. Reiki aldım. Meditasyon sertifikası aldım.
Hindistan’a gittim. Orada meditasyon kamplarına katıldım.
Hindistan’da neler hissettiniz?
Meditasyon,
düşüncenin üstüne çıkmaktır. Düşüncenin
üstüne çıktığınızda da bir ses sizinle konuşuyor. Ama kalbinize konuşuyor.
Hindistan’dayken o ses çok yükseldi. Kalbim resmen konuşuyordu benimle. Ve ben
orada çok uzun süre kalacaktım. Ama gelen ses “Geldiğin yere dön. Aradığın
orada” dedi. Asıl yolculuğum buradaymış. Onu da buldum hemen mesajları geldi.
Yorumlar
Yorum Gönder